Federasyonumuz; Engelli bireylerin sosyal, ekonomik, kültürel, eğitim, sportif, hukuki ve mesleki yönden topluma ve çalışma hayatına kazandırılması; ortak hak ve çıkarlarının korunması, hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi; hukukun üstünlüğüne dayalı, sosyal adaleti gerçekleştiren, tüm engellilerin hak temelli refah ve barış içinde yaşamasına olanak sağlayan demokratik bir yönetim anlayışının savunulması ve üye dernekler arasında işbirliği ve eşgüdümlü çalışmayı sağlamak amacıyla 2015 yılında kurulmuş hak temelli bir sivil toplum örgütüdür. Federasyonumuz; Ayrımcılığa Karşı Ağ, Engelliler Konfederasyonu, Türkiye Engelliler Meclisi GAB Yerel STK Ağı ve Engelli Çocuk Hakları Ağı üyesidir.
Demokratik sivil toplum anlayışının yerleşmesine yönelik hak temelli çalışma yürüten Engelsiz Bileşenler Federasyonu'n merkezi Diyarbakır olup, Diyarbakır, Batman, Erzurum, Şanlıurfa, Mardin, Van, Şırnak ve Antalya illerinden üye on yedi dernek ile faaliyetlerini sürdürmektedir.
Üye Derneklerimiz; SSPE, İşitme, Görme, Diyaliz Hastaları ve Ortopedik engelliler alanında hak temelli faaliyet yürüten derneklerimizin çalışmaları aşağıdaki adreslerden takip edilebilir/ulaşılabilir;
o https://www.engelsizbilesenler.org.tr/tr/ - https://www.engelsizbilesenler.org.tr/ku/
o https://www.facebook.com/engelsizbilesenlerfederasyonu
o https://twitter.com/engelsizblsnlr
o https://www.youtube.com/channel/UCK8c-ZGtn4OANncqnzrfkrg
o https://www.instagram.com/engelsizbilesenler/
ENGELLİLER ve SÜREĞEN HASTALIKLAR ALANINA İLİŞKİN TEMEL SORUN ALANLARINA İLİŞKİN TESPİT VE ÖNERİLERİMİZ
BM Engelli Haklarına ilişkin Sözleşmesine uyumlu olmayan mevzuat ve uygulamalar tespit edilip sonlandırılmalıdır. Sözleşmede taahhüt edilen haklar geciktirilmeden yaşama yansıtılmalıdır. Engelliliğin salt bedensel değil toplumsal ve siyasal bir mesele olduğu görülmelidir.
Ülkede ve bölgede engellilerin güncel olarak yaş, cinsiyet, eğitim, medeni durum, gelir ve iş durumu, rapor durumu, hanede yaşayan kişilerin gelir durumu bilinmemektedir. 2002, 2011 ve 2016’da yapılan ve uyumlu olmayan bazı veriler ile kapsamı çok kısıtlı olan idari kayıtlar, milyonlarca engelli ve süreğen hastalığı olan kişiyi kapsamamaktadır. Mahalle ve ilçe bazlı bu verilerin güncel olarak tutulduğu ve engellilerle ilgili kamu hizmetleri sunumunda bu verilerin esas alındığı bir yapı kurulmalıdır.
Mevzuatı 2005 yılında çıkarılan erişilebilirliğin artık yol, bina, kaldırım, geçit, işyerleri ve konutlarda geciktirilmeden yaşama aktarılması gereklidir. Erişilebilirliğin salt fiziksel bir konu olmadığı göz önünde bulundurulmalı ve özellikle sanal erişilebilirliğin arttırılması için gerekli girişimler başlatılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının internet siteleri, binaları ve sunulan kamu hizmetleri tüm engel gruplarının erişimine uyumlaştırılmalıdır. Nüfusu bir milyonun üzerinde olan ve yüzbinlerce engellinin yaşadığı yerlerde bile engellilerin sorunsuz gidebileceği tek bir restoran, kafe, salon, vb. tek bir mekan yoktur. Kamu binaları başta olmak üzere yeni yapılanları da dahil; asansör, merdiven, geçit yolları, tuvalet, çalışma düzeni ve iletişim anlamında engellilik perspektifiyle yapılmamış mekanlar en büyük engeldir. Sadece fiziksel engeller değil, Braille alfabesiyle veya sesli/görsel yönlendiricilerin yetersizliği, işaret dili bilen personelin yokluğu, engelli hakları farkındalığı olan yöneticilerin eksikliği engelleri pekiştiren temel nedenlerdir.
Engelli yoksulluğu, yoksunluğu, istihdamsızlığı ve gelirsizliği bugüne kadar uygulanagelen basit yardım yaklaşımları ile değil engellilere insan onuruna yakışır iş ve istihdam imkanları ile aşılabilir. Özellikle destekleyici teknolojilere erişimi sağlanmış, gerekli mesleki eğitim destekleri verilmiş milyonlarca engelli iş ve istihdama dahil olabilecek durumdadır. Engelliler kendilerini eksik, yardıma muhtaç, zavallı, hasta ve sakat gören bu yardım merkezli yaklaşımdan rahatsızdır. İnsan onuruna yakışır bir yaşam insan onuruna yakışır iş ve istihdamla nasıl herkes için sağlanabilirse engelliler için de sağlanacaktır. Kamuda istihdam kotasının arttırılması, yasal kotaya uymayan kurumların uyarılması, kamuda çalışan engellilerin eğitim ve deneyimlerine uygun işlerde çalışması, işyerinde ötekileştirme, ayrımcılık ve mobingin önlenmesi gereklidir.
Engellilerle ilgili tüm süreçlerde engellilerin görüşü alınarak kamu politikaları belirlenmelidir. Bu nedenler siyasi partilerin engellilik üzerine güçlü komisyonlar kurması, temsil düzeyini arttıracak mekanizmalar geliştirmesi, yerel ve genel meclislerde engelliler için alan açması gereklidir. Engellilerin görüşü alınmadan yapılan düzenlemeler çoğu zaman herhangi bir toplumsal faydaya yol açmazken kaynak israfına da yol açmaktadır.
Ülkede özellikle ağır engellilerin, süreğen hastalığı ve yeti yetersizliği olanların kendileri ve aileleri için sosyal ve psikolojik rehabilitasyon hizmetleri çok yetersizdir. Bu konuda hem merkezi hem de yerel düzeyde kurumsal bir yaklaşımla ailelere destek verilmelidir.
Engelliler için genel ve yerel bütçelerden ayrılan pay (Yüzde 1,6) ile engellilerin toplam nüfus içindeki payı (Yüzde 12,29) arasında bir uyum yoktur. Bu adaletsiz bölüşüm düzeltilmeli ve engellilere sunulan kamu hizmetleri geliştirilmelidir. Tüm kamu kurumlarında işaret dili tercümanı istihdam edilmeli, Braille alfabesi farkındalığı arttırılmalı, toplu ulaşım araçları erişilebilir olmalıdır.
Engelliliğin doğal bir durum olmadığı görülmelidir. Aile içi şiddet, yetersiz beslenme, sağlık ve eğitim hizmetleri, iş kazaları, trafik kazaları ve diğer sosyal nedenlerle engellilik artmaktadır. Bölgemizde devam edegelen çatışmalı süreçler ve savaşların önemli bir engellilik nedeni olduğu, göçmenlik ve gazilik gibi süreçlerin engellilikle örtüşebildiği görülmelidir. Başta kara mayınlarının temizlenmesi olmak üzere toplumsal yoksunluğu ve engelliliği arttıran çatışma ve şiddet süreçleri barışa evrilmeli ve bu yapay engellilik nedenleri durdurulmalıdır.
Anne, cenin ve bebek sağlığı hizmetleri nitelikli, ücretsiz, erişilebilir ve anadilinde sunulmalıdır. Özellikle süreğen hastalığı olan, çoklu engeli olan, ağır engeli olan engellilerin sağlık hizmetlerine Erişebilirliği için çok ciddi bir yapılanmaya gidilmelidir.
Tüm eşitsizliklerde olduğu gibi engellilik kapsamında da engelli kadınların cinsiyetçi tüm söylem ve uygulamalardan daha fazla olumsuz etkilendiği bilinmelidir. Başta İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW gibi kadın haklarına ilişkin sözleşmelerin gereklerinin yerine getirilmesi, kadın engellilerin haklarına da olumlu etkileri olacaktır. Engelli kadınlara yönelik ayrımcı söylem ve pratikler derhal durdurulmalıdır.
Engellilere yönelik şiddet, istismar, taciz, vb. durumların daha ağır yaptırımlara tabi tutulması, faillerin kamu görevlisi olması durumunda kayırılmaması ve etkin cezalandırma ile caydırıcılığın sağlanması gerekmektedir.
Engelli haklarında söz bitmiştir, sıra uygulamadadır. BM Engelli Hakları Sözleşmesi en geniş kapsamlı uygulama rehberidir. İlkeleri ve perspektifi eşit yurttaşlar oluşturmak amacında olan bu sözleşmenin “Evrensel Tasarımı” esas alınarak yarının yaşamı inşa edilmelidir. Mevcut şehirler 10-20 yıl içerisinde tamamen bir dönüşüm geçirecektir. Bu dönüşüm yaşanırken engellilik durumu aşılabilir yeter ki bizler engellilerin temel insan haklarını tanıyalım ve engelsiz bir yaşamı kurmaya çalışan bileşenlere kulak verelim.